Aşklarının başladığı Rusya'dan savaş sebebi ile ayrılmak zorunda kalan Şura ve Seyit İstanbul hayatlarına geçtiğimiz bölümlerde başlamışlardı. Rusya'nın soğuk havasına rağmen heyecan dolu ve güzel bir ilişki yaşayan ikili bence aynı heyecana İstanbulda ulaşamadılar. Kurt Seyit sanki Şurayla olmaya mecburmuş gibi bir tavırlar içerisinde ve bu hallerini hiç sevmiyorum. Zavallı Şura Seyitin gözünün içine bakmaktan şaşı oldu. Ailesini kaybettiği ve helalleşemeden onlardan ayrıldığı için vicdan yapıyor onu anladık ama Şuramız napsın oda ailesini kaybetti ve senin gibi bir Kurta sığındı. Birde Seyitin gözünde bu aralar ihanet ışıklarını görüyorum amaan haa!
Celilin çocuklar gibi ağlamasıyla başlayan bölüm duygusal sahnelerle devam etti. Barones Lola ile iyi bir ikili olan Petro Seyiti gördüğüne sevinemedi nedeeen çünkü bir tanecik evimizin küçüğü Osmanımızı sırtından vurup başkalarına suç attığı ve hırsla istediği kadın hala Seyitin yanında olduğu için. (Birkan Sokullu Petro karakteriyle bize küçük sırlardaki ezik liseli rolünü unutturdu, adeta Petro oldu ve döktürüyor bu kötü adam rolüyle) Barones Lola Seyite olan aşkını Şuranın yanında itiraf edecekken bütün güzelliğini kullanarak hayatlarını kurtardı resmen. Bütün Türk ve Rus askerleriyle kanka olan Lola tam zamanlı olarak onlar için çalışıp her iki tarafada yeşil ışık yakıyor ve savaşın kahramanlığını omuzlarında taşıyor resmen. Eee kadın her dönemde kadınmış.
Bu silah kaçakçılığı işini hiç sevmedim asker Seyitede hiç yakışmadı ama o bunu vatan görevi olarak görüyor. Neyse bu bölüm o iş patladı zaten artık başka yollardan vatan kurtarmayı deneseler iyi olacak keza Yahya Beyin bön suratını buruşturup 'ona güvenebilir miyiz' havalarını hiç sevmiyorum. Bir yandan da acıyorum ona yazık dağlar kızı Güzideyi çok seviyor ama oda acıklı jön Celile hasta. Hayır ne buluyor onuda anlamıyorum Yahya bey tam adam gibi adam modunda. (her halini sevmesemde) İnşallah bir an önce takıntısından vazgeçip kocasının değerini anlar keza yasak aşk bu diziye fazla gelir dostlar.
Peki ya Vtinanın müthiş çöküşüne ne demeli? O asil ve kibirli kadın gitmiş yerine hasta ve bir kemancıya muhtaç kız gelmiş. Başından beri kibrinden hiç hoşlanmamıştım hele Kurt Seyite burun kıvırdığı zamanları hatırlıyorumda ne oldum demeyeceksin işte. Ama yazık tabi onada. İnşallah bir an önce minnak kardeşi Şura ile kavuşurlar çünkü artık Şuranın yalnızlığının bitmesini ve Seyite muhtaç pozlarından kurtulmasını istiyorum.
Istanbulun o zamanlarki gece hayatıda bugünleri aratmıyormuş haniii Lola hepsinin içinde yine her zamanki gibi.
Seyitin Celile atarlandığı sahne süpperdi. Herkes sevdiklerini arkasında bıraktı bencilliği bırak kendine gel dedi ya oh dedim evet ya aynen öyle ölenle ölünmüyor acıklı oğlan topla artık kendini.
Şura ne yazık ki hala kendini prenses sanıyor ama o devir kapandı artık biri ona söylesin. Ancak bu adamların Şurayı tanıştırmayı her seferinde unutmaları ve onun ortaya atılıp bende 'Şura' bende buradayım ezikliğine çok üzülüyorum o asil bir hanımefendi onuda görün.
Bu Ayşe ilerleyen bölümlerde kesin Seyitin üstüne atlayacak. Hoş Seyittede o göz var ya hadi hayırlısı bakalım. Bence Seyit Şuranın ona muhtaç havalarını seviyor Ayşe'nin o sinsi bakışlarından her an hoşlanabilir hazır olalım.
Petro ve Barones Lolanın aralarında ki ittifak tarihin hiç bir sahnesinde yoktur bence. Lola Hürrem Sultan entrikaları ile yolunu açarken Petronunda yolunu aydınlatıyor ama tabi karşılıklı menfaatleri için. Evet Petro bencede Lola tam bir yılan ama sende az değilsin sinsi şeytan dikkatli ol o kadın seni bir kaşık suda boğar valla.
Şuranın 'İnşallah' lafını öğrenip ben bu kelimeyi çok seviyorum demesiyle onun hala bir çocuk olduğunu görmüş olduk.
Binnaz Hanım'da her dizinin joker annesi,ablası,teyzesi,iyilik meleği adeta. Daha önce hiç görmememize rağmen Eminofların bütün aileyi tanımış her anlarına tanıklık etmiş. Neredeyse bizim soy ağacını bile dökecek dizide ahahahahaa.
Şuranın teyzesinden aldığı mektubun sevincini kursağında bırakan Ayşe sinsisine müthiş ayar veren Celilin başarılarının devamını diliyorum."Onun sadece umudu var bir daha umudunu elinden almaya kalkma." Ama Şura da bir an önce pembiş gözlüklerini çıkarsa iyi olur çünkü etrafında olup biten savaşa bile kör gözlerle bakması insanların sinirini bozuyor haliyle. Ayşe de sanki kocasının yasını tutarmış gibi konuşmuyor mu sinirlerim zıplıyor. Madem üzülüyorsun başkasının yarine bakıp hayal kurmıcan Seyitin hayranı çok Şura olmasa Lola yakar valla seni.
Seyit müthiş askeri dehasıyla yine silahları kaçırmayı başardı. Böyle anlarda Şuraya olan soğuk tavırlarını unutup ona sevgi pıtırcıkları beslemeye başlıyorum.
Lola ve Petro'nun müthiş planı ve zamanlamaları ile Şuranın aşk yuvasına ateşler salındı bile.
Yazar ve Vtinanın gelecekte yaptığı konuşmalar dizimize heyecan katıyor. Bakalım hiçbir zaman kolay olmayan aşkda daha neler görücez.
Not: Dizide merak ettiğim bir kaç soru var bunların bir an önce cevaplanması lazım
1) Sabri kimin oğlu?
2)Çamaşırcı Rıza neden bu kadar kötü?
3)Dağlar kızı Güzide neden hala kocasına Yahya Bey diyor? (Tamam sevmiyor acıklı jön Celile aşık ama aynı yatağa giriyorsun be kızım ne beyi adamında hoşuna gitmiyor zaten suratından belli yazık)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder